Yapılan kongrede mevcut Başkan Kemal Gençoğlu görevi bırakılırken, yerini sürpriz bir isme eşi Akile Töre Gençoğlu’na devretti. Bu durum, Niğde kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve Kızılay’ın liyakat esaslı bir kurum olup olmadığına dair soru işaretlerini de beraberinde getirdi.
EŞ BAŞKANLIK SİSTEMİ Mİ?
Başkanlık görevinden ayrılan Kemal Gençoğlu’nun yerine eşinin seçilmesi, kamuoyunda geniş bir tartışmaya neden oldu. Birçok vatandaş Kızılay gibi köklü bir yardım kuruluşunda aile bağları üzerinden bir yönetim anlayışının kabul edilemez olduğunu belirterek, “Kızılay bir aile şirketi mi? Diyerek tepkilerini dile getirdi.
LİYAKAT MI? AİLE BAĞLARI MI?
Kızılay gibi kamu yararına çalışan ve bağışlarla ayakta duran bir kuruluşta, yöneticilerin belirlenme sürecinde şeffaflık ve liyakat esaslarının gözetilmesi gerektiği vurgulanıyor. Ancak, Kızılay Başkanlığına bir öncesi Başkan Kemal Gençoğlu’nun eşinin yeni başkan olarak seçilmesi, bu ilkelere gölge düşürdü.
VATANDAŞLARDAN TEPKİ VAR!
Niğde’de birçok vatandaş, “Bir başkan gidiyor, eşi geliyor. Sanki Kızılay bir yardım kuruluşu değil de aile şirketi gibi yönetiliyor” şeklinde eleştirilerde bulunuyor. Kimi vatandaşlar, Kızılay'ın bu tarz atamalar yerine daha geniş katılımlı, adil ve liyakate dayalı bir seçim mekanizması oluşturması gerektiğini söylüyor.
YETKİLİLERDEN AÇIKLAMA BEKLENİYOR
Tepkilerin ardından gözler Kızılay yetkililerine çevrildi. Kongre sürecinin nasıl işlediği, Akile Töre Gençoğlu’nun hangi kriterlere göre seçildiği ve seçim sürecinin ne kadar şeffaf yürütüldüğüne dair kamuoyuna bir açıklama yapılıp yapılmayacağı merak konusu. Kızılay’ın bu tür tartışmalardan uzak, güvenilir bir yapıda yönetilmesi gerektiği konusunda ortak bir görüş bulunuyor.
BAĞIŞÇILAR NE DÜŞÜNÜYOR?
Türkiye’nin en köklü yardım kuruluşlarından biri olan Kızılay, bağışçılarının güveniyle ayakta duruyor. Ancak bu tür seçimler veya atamalar kuruma olan güveni zedeleyebilir. Vatandaşlar, Kızılay’ın herhangi bir siyasi veya ailevi çıkar ilişkilerinden uzak, tamamen halka hizmet odaklı bir anlayışla yönetilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Şimdi merak edilen soru şu: Kızılay gerçekten halkın mı, yoksa belirli ailelerin mi kontrolünde?