Akgümüş, yaptığı açıklamada kararın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını belirterek, “Bu okullar kimsenin şahsi mülkü değildir; keyfi şekilde yönetilemez” dedi.
"KEYFİYET ASLA KABUL EDİLEMEZ"
Proje okulu olsun ya da olmasın, tüm okulların kamu kaynaklarıyla ayakta durduğunu hatırlatan Akgümüş, “Bu kurumlar hiçbir şahsın malı değildir. Hukuk devletinde alınan kararların gerekçeli ve denetlenebilir olması esastır” ifadelerini kullandı. Ülke genelinde proje okullarında görev yapan 9 bin 251 öğretmenin ve Niğde'de 26 öğretmenin süresinin uzatılmamasına dair alınan kararın hukuki temele dayanmadığını savundu.
"BU KARARLARIN ARKASINDA KİMLER VAR?"
Görev süresi uzatılmayan öğretmenlerle ilgili kararın nasıl ve kimler tarafından verildiğinin sorgulanması gerektiğini vurgulayan Akgümüş, “Bakan atar denilse de; bizler, sayın Bakan’ın ne bizi ne de yerimize atanmak istenen kişileri birebir tanımadığını biliyoruz. Buna karşın yerimize kimin önerildiğini çok iyi biliyoruz” dedi.
"LİYAKAT ESAS ALINMALI"
Merkezi sınavla öğrenci alan okullarda görev yapacak öğretmenlerin de aynı titizlikle, liyakat ve ehliyet ilkelerine göre belirlenmesi gerektiğini ifade eden Akgümüş, “Herhangi bir kritere dayanmayan ve liyakatten uzak bu uygulama, kamu vicdanını zedelemektedir” açıklamasında bulundu.
"BU YALNIZCA BİREYSEL DEĞİL, TOPLUMSAL BİR SORUN"
Açıklamasının sonunda eğitimdeki keyfi uygulamaların kamusal fayda sağlamayacağını, aksine sistemin bütününe zarar vereceğini söyleyen Akgümüş, “Bu okullardan hukuksuz biçimde uzaklaştırılan biz öğretmenler görevimizi onurla yaptık, ilkelerimizden taviz vermedik. Duruşumuzu koruyor, yasal haklarımızı kullanarak adaletin tecelli edeceğine inanıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Akgümüş'ün açıklaması eğitim camiasında yankı bulurken, gözler şimdi sürecin hukuki boyutuna çevrildi.