Ancak bütün bu yapısal görüntünün arkasında vatandaş ne yazık ki somut bir hizmet, çözüm ya da gelişim göremiyor. Üstelik halkın da genel olarak bu duruma karşı suskun kalması, sorgulamaması ve irdelememesi, sorunların daha da derinleşmesine zemin hazırlıyor.
Kentte, son yıllarda liyakat yerine aidiyetin; proje yerine söylemin, iş üretmek yerine imaj çalışmasının öne çıktığı bir tabloyla karşı karşıyayız.
Bürokrasi kendi içine kapanmış durumda. Kurum müdürlerinin önemli bir kısmı, halkla iletişim kurmaktan, sahaya inmekten, sorumluluk almaktan uzak. Oysa kamu yöneticiliği, sadece evrak düzenlemek değil, vatandaşı duymak ve sorunlara çözüm üretmektir.
Siyasi temsil makamları da aynı şekilde halktan kopuk. Seçim dönemlerinde büyük vaatlerle sahne alan isimler, sandıklar kapandıktan sonra adeta görünmez oluyor. Ankara’nın koridorlarında fotoğraf vermekle şehir yönetilmez. Niğde’nin, halkının gündelik ihtiyaçlarını bilen ve çözüm üretebilen bir siyasal iradeye ihtiyacı var. Bugün vatandaşın ortak kanaati net: Sorunlar büyüyor ama muhatap bulmak zorlaşıyor.
Şehirde her gün yeni bir tabela açılıyor, ancak arkasında gerçek bir yatırım, sürdürülebilir bir plan ya da etkili bir hizmet yok. Halk, açıklamalarla değil, somut adımlarla ikna olmak istiyor. Yatırımların, projelerin ve icraatlarını vitrinden çıkıp sokağa inmesi gerekiyor. Zira vatandaş artık süslü cümleler değil, sonuç görmek istiyor.
Niğde; potansiyeli olan, tarihi, kültürel ve stratejik açıdan önemli bir şehir. Ancak bu potansiyeli harekete geçirecek bir vizyon eksikliği açıkça hissediliyor. Herkesin aynı soruyu sorduğu bir dönemdeyiz: “Bu şehirde kim gerçekten çalışıyor?”
Bugün Niğde’nin en büyük ihtiyacı, işini bilen, halkla bağ kurabilen, şeffaf, hesap verebilir ve sonuç odaklı yöneticilerdir. Hem bürokraside hem siyasette bu anlayışın hakim olmadığı her dönemde, şehir sadece zaman değil, fırsat da kaybetmeye devam edecektir.
Kurumlar halka karşı sorumludur. Makamlar, kişisel konfor alanları değil, kamuya hizmet üretme yeridir. Bu temel ilke unutuldukça, sorunlar büyür, güven azalır, aidiyet zayıflar.
Niğde’nin buna daha fazla tahammülü kalmadı. Artık laf değil, iş zamanı.
