Dünya, küresel ısınmanın etkisiyle gelecek nesillerin geleceği üzerinde oluşturduğu tehlikeleri tartışırken, bu konuda ülkemizde nasıl tedbirler alındığını bir vatandaş olarak merak ediyoruz. Ülkemizin su fakiri ülkeler sınıfında yer aldığı bir gerçekken, hâlâ su kaynaklarının yeterliliğinden söz edenler neye dayanarak bu kanaate varmaktadır? Bu durumu açıklamaları gerekir. Ayrıca, ülkemizde yetişen tahıl ürünlerinin gelecekte su ve hava kadar elzem bir öneme sahip olacağını yöneticilerimiz idrak ediyor mu? Gerekli çalışmaların yapılıp yapılmadığı da toplumla şeffaf bir şekilde paylaşılmalıdır.
Dünyada bazı ülkeler tarım ürünleriyle ilgili gerekli çalışmaları yapıp, bu ürünleri gelecek nesillere ulaştırabilmek amacıyla doğabilecek felaketlere karşı uzayda ya da buzullar içerisinde muhafaza ederken, bizim Tarım Bakanlığımız bu konuda ne gibi çalışmalar yürütmektedir? Son yıllarda, dış güçler tarafından çeşitli senaryolar altında yurt dışına kaçırılan tarımsal zenginliklerimizin hızla yok olduğunu Batı fark etmiş ve ülkemizden örnekler çıkarmaya çalışırken, bizim Tarım Bakanlığımız bu hususta ne gibi önlemler almaktadır? Merak ediyoruz.
Son yıllarda hızla yok olan doğal ürünlerimizin yerini, bugün dışarıdan ithal edilen hormonlu ürünler almıştır. Yıllar önce kokusu, tadı ve suyu ile hepimize büyük keyif veren Amasya elmalarımız, bugün Niğde piyasasından hızla yok olmaktadır. Yaz sonlarında büyük bir iştahla sofralarımızda yer alan Cücü karpuzları, yavaş yavaş çekirdeksiz karpuzlara yerini bırakmaktadır. Yine, eskiden kokusu ve tadıyla sofralarımızın vazgeçilmezi olan Sazala tipi geniş etli domateslerimiz ise yerini İsrail domatesine bırakmanın acısını yaşatmaktadır. Bu örnekler Türkiye çapında incelendiğinde, ülkemizin çok zengin bir tarım potansiyeline sahip olduğu açıkça görülmekte; fakat bu ürünlerin birer birer ortadan kaybolmasına tanık olmanın şokunu yaşamaktayız.
Bugün yanı başımızdaki İsrail, bitki tohumlarının genetiğiyle oynayarak hem bu işten büyük paralar kazanmakta, hem de ülkelerin topraklarını kirletip yok etmenin sonuçlarıyla yüzleşmemizi sağlamaktadır. Kendi topraklarında bize sattığı tohumlarla kesinlikle üretim yapmayan İsrail, neden bu tohumları doğrudan ya da dolaylı yollarla diğer ülkelerde denemektedir?
Bizim insanımızın artık acilen, kendi topraklarında yetişen ürünlerin tohumlarından bir "Tohum Islah Enstitüsü" kurması gerekmektedir. Bu merkezlerde, kendi tarım ürünlerimizin daha verimli hale getirilmesi, tohumların ıslah edilmesi ve saklanması sağlanmalıdır. Hızla yok olan tarımsal değerlerimizin geniş kapsamlı bir araştırmayla derlenip gelecek nesiller için muhafaza edilmesi elzemdir. Bunun ilk şartı ise, ülkemiz sınırları içinde akan akarsularımızın bir damlasının bile boşa akmaması için gerekli tedbirlerin alınmasıdır.
Ülke sevgisinin ölçüsü, ülkeye hizmet etmekle mümkündür. Kurumlarımızın vakit kaybetmeden, ülke değerlerinin yok olmaması adına "Ne yapabiliriz?" sorusunun cevabını arayarak acil çalışmalara başlaması kaçınılmaz hale gelmiştir. Bunun birinci ve vazgeçilmez yolu ise yerli kaynaklara yönelmek; her işte ve çalışmada yerli üretimi teşvik etmek, yerli malı kullanımını özendirmekten geçer. Bu gerçeği unutmamak ve unutturmamak zorundayız.