Siyaset, bir kişinin değil, bir kadronun, bir neslin, bir geçmişin omuz omuza verdiği büyük bir mücadelenin sonucudur.
Ne yazık ki bugün, özellikle Niğde’de, bazı seçilmişler bu hakikati görmezden geliyor. Bir partiye birkaç yıl önce, seçimden birkaç ay önce katılıp, birilerinin desteği ve yardımıyla milletvekili, belediye başkanı, il başkanı veya ilçe başkanı olan kimi isimler, oturdukları koltukları adeta bir mülk gibi sahipleniyor. Bu koltuklara oturur oturmaz hem partinin hem de kentin tek sahibi gibi davranmaya başlıyorlar.
Oysa unutulmamalıdır ki bu koltuklar kimsenin babasının malı değildir. Siyaset, bir mülk devri değil, bir emek zinciridir. O koltuklar, yıllarca gecesini gündüzüne katarak çalışan, mahalle mahalle, köy köy dolaşan, sandıklarda nöbet tutan, afiş asan, halka dokunan, fikir üreten binlerce isimsiz kahramanın omuzlarında yükselmiştir. Bugün o koltuklarda oturanlar, bu gerçekleri göz ardı ettiklerinde hem partilerine hem de halka büyük bir haksızlık yapmış olurlar.
Koltuk, emanettir. O koltuklarda geçici olarak oturanlar, bugünün gücünü geçmişin emeğine borçludur. Ne yazık ki bugün kendilerini hem partinin hem ilin sahibi gibi görenler, geçmişte bu partilere alın teri döken insanları yok sayarak büyük bir vefasızlık sergiliyor. Kimi zaman partinin hafızasını temsil eden isimler dışlanıyor, kimi zaman yıllarını bu davaya adamış insanlar görmezden geliniyor ve yok sayılıyor.
Oysa bir siyasi hareketin geleceği, geçmişiyle kurduğu bağ kadar sağlamdır. Eleştiriye tahammül edemeyen, "ben varsam parti var" anlayışıyla hareket edenlerin unutmaması gereken bir şey var: O koltuklara geldikleri gibi giderler. Asıl olan, o koltuklara oturmak değil, o koltukların hakkını verebilmektir. Ve en önemlisi, milletin gönlünde kalıcı olabilmektir. O gönül bağı ise gösterişli açıklamalarla değil, samimi bir duruşla, geçmişe saygı, bugüne emek, yarına vizyon ile kurulur.
Bir koltuğa oturmak, o kurumu ya da o şehri sahiplenmek anlamına gelmez. Koltuğu anlamak, onun tarihini ve o koltuğa gelene kadar harcanan emeği bilmekle başlar. Kibirle, tepeden bakarak, sadece kendi ve kendisine yakın çevrelerin çıkarını gözeterek siyaset yapılmaz. Bu topraklar bunu daha önce çok gördü, yine görür ama unutmaz. Çünkü siyaset, unutulmaz bir emanettir.
Niğde halkı, o koltukların gerçek sahiplerinin kimler olduğunu gayet iyi biliyor. Ve zamanı geldiğinde, emaneti ehline teslim etmeyi de bilir. Unutulmamalıdır ki asıl olan millettir, millet hancıdır, siyasiler ise yolcudur.
