Haftada 4 gün mesai ve 100 bin TL maaş beklentisiyle iş dünyasında köklü bir dönüşüm başlatıyor.
İş dünyasında yeni bir paradigma değişimi yaşanıyor. 1997 ile 2012 yılları arasında doğan ve “Z kuşağı” olarak tanımlanan genç nesil, klasik iş anlayışına meydan okuyan talepleriyle dikkat çekiyor. Yalnızca maaşa değil; anlam, esneklik ve konfora da önem veren bu nesil, işverenlerin insan kaynakları politikalarını yeniden şekillendirmeye zorluyor.
"YÜKSEK MAAŞ KADAR UYKU ODASI DA ÖNEMLİ"
Sputnik’in aktardığı araştırma bulgularına göre, Z kuşağı yalnızca ekonomik güvence aramıyor. Ofis ortamlarında yaratıcı düşünmeyi ve ruhsal rahatlığı teşvik eden imkanlar ön planda tutuluyor. Özellikle gündüz şekerlemeleri için tasarlanmış uyku odaları, rahatlatıcı müzik eşliğinde dinlenme alanları ve stres azaltıcı oyun köşeleri, yeni kuşağın öncelikli beklentileri arasında yer alıyor.
HAFTADA 4 GÜN MESAİ, 80-100 BİN TL MAAŞ BEKLENTİSİ
Z kuşağının bir diğer çarpıcı talebi ise haftada beş gün yerine dört gün çalışma modeli. Kalan zamanda ise kişisel gelişime ve sosyal hayata zaman ayırmak istiyorlar. Bu düzenin karşılığında ise 80 ila 100 bin TL arasında değişen aylık maaş beklentisi, işverenler açısından yeni bir denge arayışını gündeme getiriyor.
İŞVERENLER İKİYE BÖLÜNDÜ
Kimi işverenler bu talepleri gerçekçi bulmazken, özellikle dijital, yaratıcı ve teknoloji odaklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketler genç yetenekleri çekebilmek adına bu beklentilere olumlu yaklaşıyor. Esnek çalışma saatleri, hibrit modeller ve sosyal imkanlarla genç profesyonellerin kurumlara kazandırılması hedefleniyor.
“SADAKAT DEĞİL, ANLAM ARIYORLAR”
İnsan kaynakları uzmanları, Z kuşağının işyerine olan bağlılığını klasik sadakat kavramıyla ölçmenin doğru olmayacağını vurguluyor. Bu nesil, kendisini değerli hissetmek, fikirlerinin önemsenmesini görmek ve çalıştığı işin toplumsal açıdan bir anlam ifade etmesini bekliyor. Uzmanlara göre, anlamlı bir çalışma deneyimi sunamayan kurumlar, genç yetenekleri elde tutmakta zorlanabilir.
Z kuşağı, iş hayatına yalnızca bireysel değil, kolektif bir vizyonla da yön veriyor. İş dünyası, bu değişimi kavrayabilen şirketler ile geleneksel çizgide ısrar edenler arasında keskin bir ayrışma yaşayabilir.